GAZETECİLİĞE ADANMIŞ 30 YIL...
Şans+Hırs+Çalışkanlık+Girişkenlik+Dürüstlük+Yetenek…
Gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır. O'nun bu tanıklığı, haberleri, yazıları, deklanşöründen kareler, anıları, notları bir dönemi, bir olayı, bir insanı daha yakından tanımamızı sağlar. İşte gazeteciliğe bir ömür vermiş, emektar bir ustanın kaleminden 30 yılımın özetini buraya sığdırmaya çalışacağım...
Sevgili okuyucularım, bugünler benim için manevi açıdan çok önemli.
Gazeteciliğe 1988 yılında stajyer olarak Milliyet’te başladım. 2018 Kasım ayında meslekte tam 30 yılım doldu ve emekli oldum. Gazeteciliğe stajyer olarak başlayıp emekli olan ender insanlardan biriyim. Şimdi 30 yılımın özetini buraya sığdırmaya çalışacağım.
Her gün yeni bir şeyler öğretti Türk medyası bana. Bazı insanlar rol modelimiz oldu, "nasıl olunması" gerektiğini gösterdi. Bazılarından da "nasıl olunmaması" gerektiğini öğrendik. Yeri geldi tarihe tanıklık ettik, yeri geldi bizzat tarihin içinde yer aldık. Birçok ödülün sahibi olduk. Ustalarımızdan takım oyununun ne kadar önemli olduğunu öğrendik ve bunu hiç unutmamaya gayret gösterdik. Ama hiçbir zaman haddimizi aşmadık. Hiçbir zaman için parayla haber yapan tarafta olmadık. Gereksiz polemiklere girmedik, basit insanlarla uğraşmadık. Geriye dönüp baktığımda bu işi hep anlım ak, başım dik yaptığımı görüyorum. Allah’a çok şükür hiç kimseye boyun eğmedim. 30 yıldır hep doğru bildiklerimi yazdım.
Ömrüm yettiği sürece bu meslekte ilçeme hizmet etmek istiyorum.
PAŞAVİZYON SÜRECİ...
1988-2008 yani 20 yıllık ulusal basın serüvenimde sayfa tasarımı, editörlük, fotoğrafçılık, siyasi muhabirlik, magazin muhabirliği ve spor muhabirliği gibi üst düzey pozisyonlarda bulundum.
Uzun yıllar Milliyet Gazetesi, Türkiye Gazetesi gibi ustaların çalıştığı büyük kurumlarda yoğruldum.
Bu nedenle, yerel ile ulusal gazetecilik arasındaki farkı da yaşayarak öğrenen biriyim.
20 yıllık birikim ve tecrübemden sonra tercihim yerel gazetecilikten yana oldu.
2008’in Mart ayında arkamıza hiçbir gücü almadan, kardeşim Cenk Sağlam ile birlikte kendi imkanlarımızla Paşavizyon Gazetesi’ni çıkarmaya başladık. Geriye dönüp baktığımda tam 138 sayı yani 10 yıldır Paşavizyon Gazetesi’ni Bayrampaşa ve bölgemizdeki okuyucularına ulaştırmanın gururunu yaşıyorum.
Türkiye'de yerel gazetelerin ömrü Anadolu'daki babadan oğula geçen gelenekselleşmiş gazeteler dışında ne yazık ki fazla uzun olmaz ya da yayın periyotları düzenli değildir. Bunun en büyük nedeni de yaşadıkları ekonomik sıkıntılardır, bunun üstüne bir de halkımızın gazete okuma alışkanlığının olmamasını koyunca, yerel basının yaşadığı sıkıntıyı daha iyi anlayabilirsiniz.
Ulusal gazeteler, Türkiye ile ilgili haberleri sayfalarına taşırken, aslında günlük hayatımız için büyük önem taşıyan yerel haberlere yeteri kadar yer veremiyorlar, bu yüzden yerel gazetelerin yayımlanması büyük önem taşıyor.
Paşavizyon Gazetesi, “Dünyanın en iyi yerel gazetesi” gibi iddialı bir slogan ile bu eksikliği gidermek için yola çıktı ve Bayrampaşa başta olmak üzere bölgesindeki tüm gelişmeleri 10 yıldır düzenli olarak sayfalarına taşıyor. Bayrampaşalılar her ay Paşavizyon’u okuyorlar, görüş, düşünce ve eleştirilerini de bize yansıtıyorlar.
İlçenin sorunları, gelişen olaylar, polis-adliye haberleri, kültür-sanat haberleri, özel röportajlar, spor haberleri ve Bayrampaşa ve çevre ilçelerle ilgili her türlü özel röportaj ve haberler sayfalarımızda yayınlandı ve yayınlanmaya da devam ediyor. Paşavizyon, Bayrampaşa’nın adeta yerel belleği, aynası oldu....
Paşavizyon Gazetesi, her biri ulusal basın deneyimine sahip, yazar, editör, muhabir ve grafiker kadrosuyla da bir yerel gazetenin çok daha üstünde, profesyonel anlamda gazetecilik yapıyor. Her biri birbirinden değerli usta köşe yazarlarımızın yazmış olduğu yazılarla da gündemi belirliyor.
Bayrampaşalılar, Paşavizyon’a sahip çıktı, kendini gazetenin bir parçası olarak gördü. Paşavizyon olarak Bayrampaşalılarla birlikte çıktığımız bu yolda hiçbir zaman yalnız kalmadık. Her koşulda gazetesine sahip çıkan okuyucularımıza sonsuz teşekkürler... İyi ki sizler de varsınız...
***
BAYRAMPAŞA’DA ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
Ruh yok...
Takımdaşlık yok...
Güven yok...
Huzur yok...
Umutsuzluk var...
Tek ses değil, çok ses var...
Hesap içinde hesap var...
Acı var...
Islık var...
İsyan var...
Protesto var...
Bayrampaşa’da ÇANLAR kimin için çalıyor?
Bayrampaşaspor, erimeye devam ediyor. Küme düşme hattının bir tık üstündeyiz.
Artık iyiden iyiye küme düşme korkusuyla karşı karşıyayız. Üstelik ilk yarının bitimine bir hafta kaldı. O maç belkide bizim kaderimizi belirleyecek.
Evimizde oynadığımız 8 maçta hiç galibiyet alamadık.
Bu Bayrampaşaspor tarihinde bir ilk.
Bayrampaşaspor ilk yarıda kendi evinde oynadığı 8 maçta 1 gol attı.
Bu da Bayrampaşaspor tarihinde bir ilk.
Bayrampaşaspor oynadığı 16 maçta sadece 7 gol attı.
Bu da Bayrampaşaspor tarihinde bir ilk.
Futbol anlamında iyi şeylerden bahsetmek çok güç. Haftalardır alışkın olduğumuz kötü futbol, formsuz oyuncu topluluğuyla galibiyet beklentisi de havada kalmış oluyor.
Küme düşme tehlikesi yaşayan takımın bu kadar verimsiz futbol oynamaya hakkı yok. Bizim altımızdaki takımlar bizden daha fazla gol atıyor, bizden daha fazla pozisyona giriyor ve bizden fazla galip geliyor ve bizi yenebiliyor...
Kısacası Bayrampaşaspor, yine yanlış yapılanmanın bedelini ödüyor. Bu bedel küme düşmeyle sonuçlanırsa bu takımı tekrar ayağa kaldırmak çok zor olur.
Sezon başından beri mağlubiyet yazılarını yazmaktan yemin ediyorum ben sıkıldım.