24 Nisan 2024 Çarşamba   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

ELİNİ ÖPTÜRÜR MÜ?

 

CUMARTESİ, sabahın erken saatlerinde Türkiye, vatanını seven her vatandaş için müjdeli bir haberle uyandı. 101 gün boyunca IŞİD gibi son derece vahşi ve çok uluslu terör örgütünün elinde rehin olarak bulunan 49 Türk vatandaşı, burnu bile kanamadan sağ salim getirildi. Bu çok ciddi bir başarıdır.
Böylesi bir durumun, ülkesine sevdalı olan herkes tarafından büyük bir sevinçle karşılanması gerekirdi. Ne hazindir ki, böyle güzel bir haberin, hüzünlü karşılayıcıları, “kelleleri gelseydi” diyenleri, vardı. TSK, Emniyet ve MİT’in başarısına çamur atmaya meraklı hin düşünceliler, ahlak sınırlarını aşmasınlar yeter diyoruz.  Hülasa yine milletçe ortak bir sevinç yaşayamadık. Kendin yaşamıyorsun, en azından yaşayana saygı gösterme erdeminde bulun be dingil…
***
Milli maçlardaki zaferlerde bile galibiyeti getiren oyuncuların siyasi fikirlerine, veya takımına göre yorum yapanlar kendi eksenlerinde revaçta olabilir... Lakin, bu ağır travmayı bizzat yaşayan aileleri sevinç gözyaşlarına boğan haberden, memnuniyet duy(a)mayanların haline ne denmeli acaba.
Bu hükümetin rehineleri kurtarması durumunda Taksim’de anıracaklarını yahut Hakan Fidan’ın elini öpeceklerini söyleyenler oldu. Sayın Fidan elini öptürür mü? bilmem, ama toplum diğer sözün yerine getirilmesini bekleyebilir.
Ancak bu sözler, “er” meydanın da değil, sosyal medyadaki, klavye tuşlarının arasına sıkıştı galiba…
***
Bendeniz MİT başta olmak üzere bu kurtarmada emeği geçen kurum, kuruluş ve kişilerin hepsini en kalbi duygularla kutlarım. Ailelerine bu kavuşmadan duydukları mutluluğun daim olmasını dilerim. Bayramınız şimdiden mübarek olsun. Bu operasyonda CIA, MOSSAD, bilmem ne servis yardımı aramaya gerek yok, “yiğidi öldür, ama hakkını ver” sözünü hatırlatalım yeter.
***
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD’da tarihi sayılacak bir konuşma yaptı.
Çünkü Erdoğan; yıllardır kendini milletten, Anadolu insanından üstün gören ve Türkiye’yi değil sermayeyi öncelik sırasında ilk satıra yazan iş adamlarını uyardı.
28 Şubat’taki sermaye etkisinden girdi, Gezi’den çıktı.
Hepsinin gözünün içine bakarak, “kimliksizliğin lüzumu yok; devletinizi, milletinizi, sermayenizden önce göremeyecekseniz artık bedel ödersiniz” dedi.
Şüphesiz mesajı alanların olduğu gibi, şımarıklık ötesi şovuyla bırakın sermayeyi, ayakkabısını, ülkenin milyonlarca insanının seçtiği kendi “devlet” başkanının konuşmasından daha lüzumlu gören iş adamlarını da gördük…
***
Artık görgüyü kıyafet ve kadehte temsil etmek yeterli değil beyler. Neden derseniz? Bundan 20 yıl  önce kız veya erkek bir gence “yırtık kot” giy desen intihar gerekçesi olurdu. Bugün daha pahalı alıp kendileri keyifle giyiyor. Adı moda, ama işin özü; algı meselesi!. Umarım algı yönetimleriyle milletin özlemlerine kezzap dökülmez. Yani bu milletin kadim medeniyetine uygun işler yapılır. İslam dünyası elinden alınan iradesini yeniden kazanmak isterken, Türkiye baş aktör, ancak burada manevi dağınıklık esas ve büyük imtihan, burada da kılavuz  çok önemli. Ariflere yeter.
***
İslam aleminin, milletimizin ve okurlarımızın Kurban Bayramını şimdiden tebrik ederim.  

Tarih: 24 Eylül 2014 Çarşamba    Hit: 1264




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol