20 Eylül 2024 Cuma   

Rafet ULUTÜRK / BULTÜRK Derneği Genel Başkanı / Bulgaristan Penceresinden

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN KAHRAMANI NURİ ADALI

 

Türklük Kimliğini Koruma Çabaları;
Nuri Turgut Adalı'nın Hayatı ve Mücadelesi (11 Eylül 1922 - 05 Ağustos 2004)
Nuri Turgut Adalı, Bulgaristan Türklerinin tarihine damga vurmuş, adı özgürlük mücadelesi ile özdeşleşmiş bir isimdir. 11 Eylül 1922’de Kırcaali ilinin Mestanlı ilçesine bağlı Ada köyünde doğmuş, hayatını Türk kimliğini koruma ve yaşatma uğruna adamış, bedelini de fazlasıyla ödemiş bir şair ve öğretmendi. Adalı’nın hayatı, bir milletin tarihine, mücadelesine ve kimliğine olan bağlılığın simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Bulgaristan’da ceza evlerinde en uzun süre kalan kişi olarak tarihe adını yazdırmıştı tamı tamına 24 yıl.
Adalı, genç yaşlardan itibaren milli benliğini koruma mücadelesine başlamış, Bulgaristan'da uygulanan asimilasyon politikalarına karşı durmuş bir kahramandı. Onun bu direnişi, dönemin sosyalist rejimi tarafından defalarca cezalandırıldı. Pleven yakınlarındaki Krasno Gradiste’deki Rositsa toplama kampında başlayan hapis hayatı, Belene ölüm kampı ve Stara Zagora cezaevi ile devam etti. 24 yılı cezaevlerinde, toplama kamplarında ve sürgünlerde geçti.
1945-1946 yıllarında öğretmenlik yaparken yakalanan Nuri Adalı, komünist rejimin zulmüne maruz kalmış, fakat inandığı değerlerden asla vazgeçmemişti. Devlet güvenliği ajanlarının raporlarına göre "milliyetçi ve turancı fikirlerini gizlemeyen, okur-yazar ve eğitimli" biriydi ve "Türk nüfusu arasında saygınlığa sahipti." Bu özellikleri onu dönemin rejimi için tehlikeli bir kişi haline getirdi. Adalı’nın hayatı boyunca yaşadığı zorluklar, onun kalemine de yansıdı.
Bulgaristan’da cezaevlerinde en uzun süre kalan kişi olarak tarihe geçmişti. Hapishane yıllarında yazdığı şiirlerde, çektiği acıları, haksızlıkları ve özgürlük özlemini dile getirdi. "Zindanda" ve "Deli" gibi şiirleri, yaşadığı çileleri ve Türk milletine duyduğu bağlılığı gözler önüne serdi.
Türkiye'ye Zorunlu Göç ve Gazi Ünvanı verilmesi
1989 zorunlu göç sırasında Türkiye’ye sığınan Adalı, Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti tarafından "Gazi" unvanı ile onurlandırıldı. Ancak onun vatan hasreti bitmedi, Bursa’da BALGÖÇ Derneği sahip çıkamadığı için tekrar Mestanlı’ya dönmek zorunda kaldı. Mestanlı’da Bağımsız Belediye Başkanı Sali Şaban’ın desteğiyle kendisine maaş bağlandı, üç öğün sıcak yemek sağlandı ve bir ev tahsis edildi. O dönem Türkiye’yi yönetenler de nasibini alsın, böyle birine sahip çıkamadıkları için.
Ayrıca, Sali Şaban’ın ardından gelen HÖH Belediye Başkanı, Nuri Adalı’nın maaşını kesti, yemek verilmesini durdurdu ve evi elinden alacaklarını söyleyerek tehdit etti. Bugün Adalı’nın mezarından ayrılmayanlar, o günlerde ona sahip çıkmayan ve tehdit edenlerdi. Bu ironik durum, onun mücadelesinin ve fedakarlıklarının ne denli unutulmaz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Siyasi Vefa: Sali Şaban'ın Cumhurbaşkanı Adaylığı
Sali Şaban’ın Nuri Turgut Adalı’ya sahip çıkması, onun 2011 yılında İstanbul’da bulunan BULTÜRK Derneği tarafından ilk Türk Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesiyle ödüllendirildi. Bu adaylık, bir anlamda Adalı’ya duyulan vefanın ve minnetin bir ifadesiydi.
Adalı'nın Anısını Yaşatmak: Geleceğe Işık Tutan Bir Meşale
Nuri Turgut Adalı’nın hayatı, Türk milletinin milli ve manevi değerlerini koruma mücadelesinin bir yansımasıdır. Onun anısını yaşatmak, yeni nesillere bu mücadelenin önemini anlatmak, ona olan vefa borcumuzun bir parçasıdır. Adalı’nın hayatı, yalnızca geçmişin bir hikayesi değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir meşaledir. Bu vesileyle, Nuri Turgut Adalı’yı ve onun gibi isimsiz kahramanları bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz. Onların mücadelesi, bizim yolumuzu aydınlatmaya devam edecek.
Anma ve Saygı: Kahramanı Hatırlamak ve Onurlandırmak
Şiirlerinde Çekilen Çileler ve Umut
Şiirlerinden
ZİNDANDA
Pek nahoş çehreler çevremi sardı,
Söndü bak ışığım, ufkum karardı!
Kelebek gönlüm hiç yaşar mı gülsüz?
Zindanda geçer mi ömür bülbülsüz?
Münferit bir mezar biçimi oda,
Tad kalmadı aşda, ekmekte, suda.
Zehirli bir oktur o kem bakışlar
Nasıl geçer burda yazlar ve kışlar?
Bahar çiçekleri uçtu gözümden,
Anlayan yok gibi sanki sözümden!
Gömüldüm pek kara düşüncelere,
Alışmak gerektir işkencelere!…
Hele bir gün yurtta olacak sabah,
Benim de gönlümde dinecek bu ah!…
***
KÖYÜM
Güllerin ve gülen yüzün bir yana
Kırlarda eşek dikenlerini özledim
Evladımın gülüşü, şen türküsü bir yana
ağlamasını da özledim
Bir kıyısından geçen çayı değişmem
Cennet ırmağı ile ...
Gönlümün sesi mümkün olsa da gelse dile
Seni soruyorum güneyden esen her rüzgara ;
hasret kaldım tırmandığım yamaçlara..
Gümüş sularında yıkandığım dereler
hep öyle çağlayarak akar mı ?
Suların aynasında sevgilim ağlayarak
ay’a, yıldızlara bakar mı ?
O mehtaplı geceler gönlümün cennetiydi.
Baharın getirdiği çiçekler
o cennetin ziynetiydi..
Tatlı tatlı meleyen kuzular,gül yanaklı kızlar neşe saçar mı köyüm ?
Senin kucağındaydı gerdeğim, düğünüm! ...
Doyamadım ne sevgilime, ne sana,
ömrüm geçti zindanlarda
Köyüme, sevgilime yana yana...
Ziyanı yok, ko ben menfalarda çürüyeyim
Yeter ki bir gün seni AZAD göreyim...
/1966

Tarih: 23 Ağustos 2024 Cuma    Hit: 985




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol