25 Nisan 2024 Perşembe   

Naser ŞİMŞEK / İnşaat Mühendisi / Teknik Bakış

ATATÜRK’Ü ANLAMAK

 

İstiklâl mücadelesinin başkomutanı, Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete irtihalinin 84. yıl dönümünde, 2021 yılında Sn Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Kasım Atatürk’ü anma töreninde yaptığı konuşmanın bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Mustafa Kemal Atatürk, milletin istiklâl ve istikbâl mücadelesinin gerektirdiği her yerde bilfiil savaşmış ve mücadele etmiştir’’
"Bununla kalmamış, gelişmelerin arkasından değil önünden gitmek için Avrupa'yı ve dünyayı yakından takip etmiştir. Şimdi biz Amerika'da, New York'ta Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, çaprazında Türkevi inşa ettik. 'Niçin inşa ettiniz?' diyenler çıkabilir. Ettik ve orada adeta birilerine de mesajımızı en güzel şekilde verdik. Gazi Mustafa Kemal'in bu serencamı, bugünkü Türkiye'nin de yol haritasıdır. Türkiye bugün de Suriye'dedir, Türkiye bugün de Libya'dadır, Türkiye bugün de Kafkaslar'dadır, Türkiye bugün de Avrupa'da ve dünyada öncü bir diplomatik mücadele yürütmektedir. Eğer bu ülkede Gazi'nin bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askerî mirasına sahip çıkan birisi varsa o da biziz."
"Amacımız, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılında ülkemizi ecdadımızın mirasına layık ve milletimizin hayallerine uygun bir seviyeye çıkarmaktır. Bunun için eğitimden sağlığa, güvenlikten teknolojiye kadar her alanda kurduğumuz sağlam altyapı üzerinde, siyasi ve ekonomik gücü ile dünyanın birinci liginde iddia sahibi bir Türkiye inşa etmenin gayreti içindeyiz. İlhamımızı Malazgirt'ten, İznik'te atılan ilk temelden, Söğüt'te dikilen ulu çınardan, İstanbul'un fethinden, Çanakkale Destanı, İstiklâl Harbimizden alarak aydınlık geleceğimize doğru yürüyoruz. Küresel krizlerin üstesinden başarıyla gelen, hangi engelle karşılaşırsa karşılaşsın mücadeleden vazgeçmeyen bir ülke olarak her geçen gün hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz. Hem devraldığımız birikime sahip çıkarak hem de bugüne kadar yapılanları beşe, ona katlayarak yeni hizmetlerle Cumhuriyet'i yaşatmak ve büyütmek için gece-gündüz çalışıyoruz."
"Atatürk'ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan, Atatürk'ü, verdiği mücadelenin izini sürerek, gerisindeki sebepleri doğru şekilde tespit ederek anlamaktır."
"Ülkemizde dillerinden Atatürk'ün ismini düşürmeyen ama onu anlama konusunda en küçük gayret de göstermeyen bir kesim hep olagelmiştir. Bugün sizlerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlik hayatı boyunca görevde bulunduğu yerler ile ülkemizin son dönemde faaliyetlerini yoğunlaştırdığı yerlerin şöyle bir karşılaştırmasını yapmak istiyorum. Mustafa Kemal akademideki eğitimi sonrasında yüzbaşı rütbesiyle 1905'te Suriye Şam'daki 5. Ordu'da göreve başladı. 1907'de Makedonya'daki 3. Ordu'ya tayin olduktan sonra hemen ardından 1908'de Libya Trablus'taki ilk görevine gitti. Hatta 1909'daki İttihat Terakki Kongresi'ne Trablus delegesi olarak katıldı. Büyük savaş öncesi Avrupa'da tespitlerde bulunmak üzere, bazıları derler ki 'hiç yurt dışına çıkmadı.' Ben, yurt dışına çıktığını söylüyorum. 1910 yılında Fransa, İsviçre, Belçika ve Hollanda'yı kapsayan bir gezi yaptı. İtalyanların Libya'ya  saldırması üzerine 1911 yılında binbaşı rütbesi ile tekrar Trablus'a giderek 1912 Ekim'ine kadar süren, gözünden ve kolundan yaralandığı tarihî bir mücadeleyi yürüttü."
"Şanlı millî mücadele süreci başladı"
Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinde yarbay rütbesi ile bulunduğu Sofya'dan Tekirdağ'da yeni oluşturulan 19. Tümen Komutanlığı'na atandı, ardından başında bulunduğu 57. Alay ile destan yazdığı Çanakkale'ye geçti. Çanakkale'de çeşitli görevler üstlenen ve göğsündeki saate isabet eden şarapnel ile yaralandıktan sonra 1915 sonunda İstanbul'a dönen Atatürk'ün, görevlendirildiği 16. Kolordu Komutanlığı'nda birliği ile Halep üzerinden Diyarbakır'a geçerek 1916'da Muş ve Bitlis'i Rus işgalinden kurtardı.
"2. Ordu Komutanlığı'ndaki görevinden Alman general ile olan anlaşmazlığı sebebiyle istifa ederek 1917 sonunda İstanbul'a döndü. Veliaht Vahdettin'in Almanya seyahatine eşlik ederken kendisini yakından tanıma imkânı buldu. Böbreklerinden rahatsızlandığı için 1918 Mayıs'ında bir müddet Viyana'da tedavi gördü. Sultan Vahdettin'in tahta çıkmasının ardından 1918'in Ağustos'unda 7. Ordu Komutanlığı'na atanarak Nablus'a geçti. Suriye'nin kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Halep'e çekildi. Mondros Anlaşması'nın ardından Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı görevine getirildi. İngiliz işgalinin ardından bu ordu dağıtılınca İstanbul'a geri döndü. İstanbul'da saray, hükümet ve çeşitli ülke temsilcileri ile yaptığı istişareler sonucunda Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele'yi başlatmaktan başka çare kalmadığını gördü. Bu amaçla 9. Ordu Kıtaları Müfettişi unvanıyla Samsun'a doğru yola çıktı. Samsun'a ayak bastığı 19 Mayıs sabahından itibaren de şanlı Millî Mücadele süreci başladı."
Cumhuriyet'in ilanı ile taçlanan Millî Mücadele'nin her safhasın da bu çizginin devamı ve tamamlayıcısıdır.
"Her fırsatta önünde poz verdikleri ama içinde ne olduğunu bilmedikleri Nutuk'ta, Cumhuriyet'in kuruluşu ile birlikte ortaya konan 3 hedef belirtiliyor. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine çıkartacağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkartacağız. Gazi'nin milletimize işaret ettiği istikamet işte budur. Laf değil, icraat. Millî iradenin üstünlüğü temeli üzerine bina edilen yeni devletimizin, yaşadığımız tüm arayışlara ve badirelere rağmen 2 bin yıllık devlet silsilemizin devamı olduğu da asla unutulmamıştır. Milletimiz, her tökezlemenin ardından devletine daha güçlü şekilde sahip çıkarak, Cumhuriyetimizin ilelebet yaşayacağı gerçeğini dost düşman herkese göstermiştir."
"Dikkat edilirse Mustafa Kemal Libya'da, Mustafa Kemal Suriye'de, Mustafa Kemal Çanakkale'de, Mustafa Kemal Kafkasya sınırlarımızda, Mustafa Kemal Anadolu'nun her karış toprağında. Hani bize diyorlar ya 'Azerbaycan'da ne işin var, Suriye'de ne işin var, Libya'da ne işin var', hani siz Kemalisttiniz, hani siz Atatürk'ün yolundan gidiyordunuz? Dürüst değiller, değiller. İşte biz, bu millet nerede ne yapılması gerektiğini gayet iyi biliyor ve yapılması gereken, atılması gereken adımı da vakti saati geldiğinde atıyor."
"Peki Atatürk isminin arkasına sığınanlar, Allah aşkına soruyorum, ne yapıyorlar?", "Maalesef kendi ülkeleri ve milletleri aleyhine hangi faaliyet varsa onun değirmenine su taşıyan, garip olmanın ötesinde çarpık bir Atatürk istismarcısı kesimle karşı karşıyayız. Düşünün, bizi gidip Avrupa'ya şikâyet edenlerden bir şey olur mu? Batı'nın büyükelçilerine bizi şikâyet edenlerden bir şey olur mu? Mektup yazıp, onlara teslim edenlerden bir şey olur mu?" diyerek tarihi bir konuşma daha yapmıştır.
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.’’

Tarih: 21 Kasım 2022 Pazartesi    Hit: 1196




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol