24 Nisan 2024 Çarşamba   

AHLAK ÜZERİNE

 

BELKİ de ağıza alınacak en kolay kelimelerdendir ahlak. Ama gelin görün ki derinlemesine bakınca insan hayatının olmazsa olmazı, toplumların varlık sebebi, zorunlulukla sorumluluğumuzu hissettirdiğinde kurşun gibi ağırdır ahlak kelimesi.
"Dünya'da, Dünya'nın dışında bile iyi bir istemeden başka Kayıtsız Şartsız iyi sayılabilecek hiçbir şey düşünülemez." (I. Kant)
Kant'ın bahsettiği bu "iyi isteme" ahlakın ve etiğin temelini oluşturur. Ahlak maya gibidir, üzerine serpildiği toplumda bireyleri olgunlaştırır. Ahlak toplumda fırsat eşitliğini ve hak dağılımındaki yerindeliğin temelini verir. İnsan kitlesinin eylemlerini gözlemlediğimizde ahlakın başarısını ölçeriz. 
Ahlak ve insanı yanyana düşündüğümüzde biz "Özgür İnsan" dan bahsederiz. Özgür olan kendi eyleminin sahibidir. Özgür olmayanın eyleminin sahibi ise kendi dışındaki bir otoritedir.
Bireylerin ahlakı kuşkusuz önemlidir fakat toplumlarda asıl etki gücü olan yöneticilerin ahlakıdır. Günümüzde seçilmiş yöneticilerin iş başına gelirken kullandıkları temel argümanın ise ahlak ve etik olduğunu görmek de şaşırtıcı görünmemektedir. Gelgelelim ahlakta istisna yoktur. Ahlaki davranışla menfaat çatıştığında daima iyi, yüce ve kutsal değerler mazeret olarak gösterile gelmiştir. Ahlak ilkeleri insan toplumunun ortak kabullerine dayanır. Ortak ilkelere uyduğunu ifade eden ahlak kullanıcıları, dili süsleyerek ahlakta istisnalar oluşturma suretiyle istismar amacı güdebilirler. Burada dikkate değer nokta ahlak ile öne sürülen değerler arasındaki ilişkinin terse çevrildiğini görmektir. Zira tüm değerler aslında ahlak için vardır.
Eğer toplumun refah ve huzuru asıl konu ise yöneticilerin ahlaklı olması keyfi bir seçim değil apaçık bir zorunluluktur.

YÖNETiM SORUNU
Türkiye, hızla yönetme güçlüğüyle yüzleşmekte, inatlaşma artmakta, sorunlar katlanmakta ve şu çalkantılı dünyada huzur ve refahımız ciddi tehditlere açık hale gelmektedir. Kuşkusuz süregelen hayatımız son dönemlerde yöneticilerimizin ahlakla da yüzleşmesine tanık olmaktadır. Ne yazık ki ahlaktan beslenmesi gereken ideolojiler, değerler ve yargılar ahlaktan daha önemli görülüp türlü haksızlıklar için mazeret oluşturmakta, aynı olaylara farklı yorumlar yapılmakta ve sonuç olarak güvensizlik ve kaos tohumları ekilmektedir.
Türkiyemizin şu an çözüm bekleyen anayasal çerçeve oluşturma, çözüm süreci, yolsuzlukların âkibeti, dış Dünya'da yerini bulma gibi sorunlar merkeze ahlakı ve etiği alarak çözülebilir. Artık  sorunları halı altına süpürmektense ahlaki düşünüp ivedilikle sorunları çözmeli, gelecekte hayatı bizden devralacak gençlerimize huzur, refah ve örneklik bırakarak vicdanlarımızı rahatlatmalıyız. Saygılarımla...
Gelecek sayıda buluşmak üzere.

Tarih: 14 Şubat 2015 Cumartesi    Hit: 2259




  • GÖKHAN ŞERMET  20/02/2015 19:20:41

    Huzur ve barış arıyorsak öncelikle ahlaklı olmamız gerekli değil mi?