19 Nisan 2024 Cuma   

AHİR ZAMAN OLGUSUNU ŞEHİR-KÜLTÜR-MEDENİYET TEKNİĞİYLE YORUMLAMAK-1

 

DÜNYA üzerinde var olan her toplum bir kültüre sahiptir. Kültür kavramı toplulukların devamı açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Toplulukların kendi bilincinde ve kendisini tanıyarak varlıklarına devam etmesini sağlayacak olan yegane şey kültürdür. Bununla birlikte kültür kavramı homojen bir anlam ifade etmeyip, çok yönlü bir yapıya sahiptir. Örnek vermek gerekirse, toplumların karşı karşıya kaldıkları sorunları çözmek için geliştirdiği teorik ve pratik şeyler, ortaya çıkardıkları kurumlar, sahip oldukları iktisat, edebiyat, felsefe, siyaset gibi kurumlar hepsi kültürün bir eseridir.
Kültürün kısa bir tanımlamasını yaptıktan bu hadisin kültür bağlamında yorumlamasını yapmaya başlayalım. Hadisin ahirzamanda değerlenin dediği üç şeyden biri olan, “Kendisiyle amel olunan bir sünnet” kısmını kültür bağlamında yorumlamak gerekirse şunları söylemek mümkündür: Kültür kavramı, medeniyet kavramı gibi çok muhtelif, milletlerin kendisinden bir şeyler katarak vücuda getirdiği karışık bir yapıda değildir. Medeniyetin aksine kültür saf ve sadece bir milletin değerlerinden müteşekkil bir yapıdadır. Kültürün bu özelliği, kültür kavramına saflık ve özerklik sağlar. Ancak günümüzde iletişimin ve ulaşımın önündeki engellerin kalkıp, ekonomi başta olmak her şeyin tek bir merkezde toplanması olarak tanımlanan küreselleşme  kavramı bu durumun değişmesine sebebiyet vermiştir. Küreselleşme sürecinin başlaması ile tüm toplumlar tarihin hiçbir safhasında olmadığı kadar yakınlaşıp, etkileşime girmiştir. Bu durumdan sebep bilhassa Müslüman toplulukların kültür dünyalarında büyük bir aşınma meydana gelmiş ve kendi dünyalarında kültürel yabancılaşma yaşamışlardır. Müslüman toplumlar yaşadıkları kültürel yabancılaşmadan sebep en temel değerleri olan dini belki hayatlarından tamamen çıkartmadılar ama onun pek çok pratiğini arka plana alarak dinin önemini düşürdüler. Bu durum kendisiyle amel edilen bir sünnetin neden değerleneceği hususunu iyi açıklamaktadır.
Tarihsel olarak değerlendirmek gerekirse şu hususları belirtmek gerekir: Rönesans ve sanayi devrimi gibi süreçleri yaşayan Avrupa medeniyeti iktisadi, siyasi, kültürel olmak üzere her anlamda Müslümanlara galebe çaldılar. Buna paralel olarak 18. yüzyılın sonları, 19. yüzyılın başlarından itibaren önce Müslüman aydınları arasında bir Batılılaşma; süreci başladı. Daha sonraları bu süreç, devrim, inkilap, reform gibi çeşitli yollarla ama rıza imalatı ile ama baskı ile aydın sınıflardan halka doğru yayıldı. Müslüman toplumlardaki Batılılaşma eğiliminin en temel amacı Batı'nın teknolojik gelişmelerini ithal ederek, eksiklikleri kapatmaktı. Ancak İslami toplumların Aydın sınıfları Avrupa kültürüne ait pek çok öğeyi (pozitivizm, rasyonalizm v.b) ithal ederek kendi kültürlerinin homojenliğini bozdular. Bunun sonucunda kültürel bir melezleşme meydana geldi. Bu melezleşme sonucu İslami kültür bütünlüğü ve saflığını kaybetmiş, bir yanıyla Batı'yı, bir yanıyla İslamiyet'i anımsatan ama ikisine de benzemeyen acayip bir hüviyet kazanmıştır. Kültürel melezleşme ve sonuçları da kendisiyle amel olunan değerlenir mevzusunu açıklar bir mahiyettedir. Hadisin yorumu uzun olduğundan ve zamana yayacağımdan ötürü yazımı bu hususları belirterek noktalıyorum. Yorumlarını geri kalan kısımlarını ilerleyen yazılarımda aktaracağım.

Tarih: 08 Temmuz 2021 Perşembe    Hit: 1635




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol