İSTANBUL Milli Eğitim Müdürü iken, memuriyetimin son ve en başarılı bu döneminde, devletin sunduğu bütün imkanları israf kabul edip nasıl geri çevirdiğimi her vesileyle belirtirken, benimle yolsuz iş yapmak isteyenlerin  cazip tekliflerini  geri çevirdiğim için başıma gelenleri, detaylı bir biçimde bir çok yerde anlatmış ve kimi ulusal gazetelerde de yazmıştım.

Şimdi de, kısaca  Paşavizyon okurları ile paylaşmak istedim.

Yenibosna’daki 30 dönümlük bir okul arsasını rantiyecilere peşkeş çekip cebimi doldurmadığım için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Ataköy’de yeni yapılan büyük ve lüks bir okulu (Ataköy Cumhuriyet Lisesi’ni), Özel Okul yatırımcılarına vermeyip, parasız öğretim yapan okula dönüştürdüğüm, böylece milyon dolarlık teklifi geri çevirdiğim için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Florya’da, 17 dönümlük bir arsayı büyük bir rüşvet karşılığı rantiyecilere vermeyip, üzerine Milli Eğitim Vakfı adına bir okul yaptırdığım için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar, Ankara’da ve Ankara dışında kendileri için “Çalışma Ofisi” adı altında konaklar, saraylar ve lüks mekanlar açarken, Nakkaştepe’de adıma tahsis edilen ve masrafları devlet tarafından karşılanan Villayı, devlete masraf olmasın diye geri çevirdiğim ve kullanmadığım için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Ataköy’de adıma tahsis edilen ve masrafları devlet tarafından karşılanan büyük ve çok lüks bir lojmanı, devlete masraf olmasın diye geri çevirip, oturmadığım için acaba yanlış mı yapmıştım?

Başbakan örtülü ödeneği, Bakanlar ve yetkili yandaşları devletin tahsisatlarını babalarının kasası gibi hesapsız kitapsız kullanırken, bense bana gönderilen tahsisatın bir kısmını harcamayıp geri çevirdiğim için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Başbakan sayısız, Bakanlar çok sayıda ve Valiler de çeşitli marka son model lüks araçlara binerken; adıma tahsis edilen biri 8 silindirli Mercedes, diğeri 4 silindirdi yerli Renault marka iki araçtan, yakıt masrafı fazla olduğu için Mercedes’i kullanmayıp, Renault’a bindiğim için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Bakanlar ve bu iktidarın üst bürokratları, eşleri ve çocukları için de devletin kendilerine tahsisli araçlarını kullanırken, eşime; “Taksiye bin gel.” dediğim için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Devasa bir servetin içinde yüzen üst bürokratlar, servetlerini başkalarının üstünde gösterip, komik beyanlarda bulunurken, evimdeki “yatak-yorgan”a varıncaya kadar mal beyanında bulunmakla, acaba yanlış mı yapmıştım?

“Allah, din, iman” sözcüklerini ağızlarından düşürmeyen, kutsal değerlerimizle insanları kandırıp, servetlerine servet katarken, onların inanmadıklarına inandığım için, acaba yanlış mı yapmıştım?

Nice yanlış,  haksız, kanunsuz ve işlerini yapmadığım için, acaba ben hep yanlış mı yapmıştım?

Değerli okuyucularım; Ben, onların yaptıklarının hiç birini yapmamıştım.  Yanlışı değil, hep doğru olanı  yapmıştım. Ve, pişman da olmamıştım. Yakın ve uzak çevrenize, ülkemize ve küçülen dünyamıza bir bakın. Yalnız bu ülkede değil, hemen bütün dünyada çalanlar, çaldıklarını huzur içinde yiyemeden bu dünyadan çekip gittiler. Yaşayanlar da, o haram servetle mutlu olamadılar. Ömrümüz olursa, bu sözlerimin doğru olduğunu hep birlikte göreceğiz.