20 Nisan 2024 Cumartesi   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

15 TEMMUZ 2016 ÜZERİNE

 

DERBE nedir? Hükümet darbesi nedir? Bir hükümet nasıl devrilir? Bu soruların cevabını 1917 Ekim devriminin orkestra şefi Troçki  “…Darbe politik değil teknik bir iştir. Sınırlı bir alanda, devletin hayatî organlarına dosdoğru ve sert bir şekilde vuracak teknisyenler gerekir. Dolayısıyla darbeyi mümkün kılmak sosyal ve politik çabalarla olmaz. Organizasyon, taktik ve teknik bilgi ister…” diye cevaplar. 15 Temmuz 2016 öncesine şöyle bir göz atılırsa; 2013 gezi parkı olaylarıyla başlayıp, 17-25 Aralık’la devam eden saldırılarda saklı olan “Organizasyon, tektik ve teknik” daha rahat görülebilir. Bu yazıda bazı insanların kafasında hala netleşmemiş olan bir konuyu aydınlatmak düşüncesindeyim. Bu soru; 15 Temmuz 2016 Hain Darbe Teşebbüsü’nün uluslararası bağlantısı olup olmadığıdır. Öncelikle şu gerçeği gözden ırak tutmamak gerekir:
Hiçbir darbe, uluslararası bağlantısı olmadan ortaya çıkmaz, yapılmaz. Bunun biri şuuraltı diğeri de şuurlu olmak üzere iki temel nedeni vardır. Birinci yani şuur altı neden; darbeyi yapanların gayrimeşru davranışlarına bir meşruiyet arayışıdır. Buradaki ince nokta, darbeyi yapanların meşru olmayan davranışlarını saklama ve mevcut durumdan daha büyük ve daha etkin (ulus’tan büyük uluslar arası) destek arama durumudur. Darbelerin uluslar arası bağlantılarının ikinci nedeni ise, bu bağlantıların aslında, sadece bağlantı değil; darbenin varlık sebebi olmasıdır. Yani darbeyi yaptıranın o uluslararası güç (devlet/şirket/dernek) olmasıdır. Bu uluslararası güçleri aklınızdan geçirirken, özellikle ABD, AB, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail ve Rusya’yı atlamayın ve sakın. BM, Dünya Bankası, IMF, GATT ve Yedi kızkardeşleri de asla unutmayın. Unutulmaması gereken bir başka gerçek de bu güçlerin, Cortes gibi, Pizarro gibi,  kendi basit çıkarları dahi söz konusu olduğunda nasıl ve ne kadar vahşi olabilecekleridir. 15 Temmuz 2016 Hain Darbe Teşebbüsü; vahşi kapitalizmin bütün organlarıyla ve içimizden devşirdikleri taşeronları eliyle dünya çapında bir güç olma yolunda ilerleyen ülkemize yapılmış en büyük saldırıdır. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde, 2002-2016 arasında, büyük ekonomik gelişmeler göstermiş; kişi başına düşen milli gelirini artırmış, ekonomik büyüme oranını yükseltmiş, gelir dağılımı adaletsizliğini sosyal politikalarla azaltmış, ihracatını yükseltmiş, cari açığını düşürmüş ve alternatif enerji yatırımlarına başlamıştır. 15 Temmuz 2016 gecesi yapılan; bu ekonomik gelişmelerle bölgesel-küresel güç haline gelen Türkiye’nin geleceğini yok etme saldırısıdır. Bu kadar büyük bir saldırı elbette uluslar arası bağlantıları olmadan yapılmaz. 15 Temmuz 2016’da, öncesinde ve sonrasında, Erdoğan’sız bir AK Parti ya da Erdoğan’sız bir Türkiye istemi, bugünlerdeki sosyal ve siyasal gelişmelerin anlaşılması bakımından son derece anlamlı ve önemlidir. Bu anlamda, bazılarının sırf Erdoğan düşmanlığı histerileri nedeniyle, seçim kazanmak için değil Erdoğan’a kaybettirmek için siyasi çalışmalar yapmasının da kaynağını 15 Temmuz 2016’da, öncesinde ve sonrasında aramak gerekir. Bu nokta önemlidir. Bu noktanın önemi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, güç dengelerine karşı durmasıdır. 2002-2019 döneminde, sadece yenilenebilir enerji ve nükleer enerji konusundaki yatırımlar ele alındığında bu saldırıların asıl hedefi çok açık olarak anlaşacaktır. 
15 Temmuz Hain Darbe Teşebbüsü ufak- tefek yara-berelerle savuşturuldu. Ondan daha ağır ve daha tehlikeli olan saldırılar, birliğimize, zihnimize ve gönlümüze yapılan saldırılardır ve asıl tehlikeli olan budur. O yüzden bugünlerde Rahmetli Abdurrahim Karakoç’a kulak verin ve:
"Beden ölür, çürür, cana bakın siz./Kim kiminle yürür, ona bakın siz. 
Bırakın dönsün dönme dolaplar./Haktan hakikatten yana bakın siz." 

Tarih: 18 Temmuz 2019 Perşembe    Hit: 1312




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol