İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul’un depreme
dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla ‘Deprem Bilim Üst Kurulu’nun
önerileri, tespitleri ve çözüm yolları doğrultusunda başlattığı seferberlik
planını kamuoyu ile paylaştı. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin
bir millet olarak hepimizi harekete geçirdiğini belirten İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu,
“Bu büyük afetin ve afette yaşadıklarımızın hepimize yüklediği çok büyük bir
sorumluluk var. Artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyiz. Eğer bu
topraklarda durmadan depremler oluyor, binalar yıkılıyor, insanlarımız
ölüyorsa; iktidarı, muhalefeti, bürokratı ve vatandaşıyla birlikte hepimiz,
depremi Türkiye'nin birincil sorunu kabul etmeliyiz. Biz, bugün itibariyle İBB
olarak inisiyatif alıyoruz, düzen değiştiriyoruz. Cesur olabilmek için, önce o
düzenin bir parçası olmaktan kurtulmak gerekir. Deprem dirençli İstanbul için,
seferberlik başlatıyoruz. İnsanlarımızı korumak için, deprem dirençli kent
uygulamasını ilk kez İstanbul'da başarıp, Türkiye'ye örnek olacağız. Bu ulusal
seferberlikte, devletimizle, hükümetimizle, bilim insanlarımızla, sivil
toplumumuzla ve milletimizle birlikte çalışmak ve birlikte başarmak istiyoruz. Deprem
ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her
şeyi sil baştan başlatıyoruz. Bilim çevrelerine bir çağrı yaparak, hızla bir
‘Deprem Bilim Üst Kurulu’ oluşturduk. Depreme yönelik güçlendirmeden acil
yardıma, lojistikten sağlık önlemlerine, semt örgütlenmesinden afet
koordinasyon merkezimize kadar tüm boyutları mercek altına aldık. Bugün
itibariyle, 7 bilimsel kuruldan gelen değerlendirme raporları elimizde. Ekiplerimiz
ve bilim insanlarımız, bundan sonra çalışmalarına devam edecek. Göreceğiz ki,
yapılması gereken devasa işler var ve işin mali boyutuyla mevzuatıyla İBB
iradesinin ötesi bir durum var” ifadelerini kullandı.
İBB BÜROKRATLARI EYLEM PLANLARINI ANLATTI
İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından İBB
bürokratları sorumluluk alanlarıyla ilgili çalışmaları kapsayan kısa sunumlar
yaptı. Sırasıyla; İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Emrah Şahan (Deprem
dirençli İstanbul için ortak akıl), İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra
Gökçe (Deprem dirençli İstanbul için mevzuat - Deprem dirençli ulaşım), KİPTAŞ
Genel Müdürü Ali Kurt (Deprem dirençli yapı stoku), İBB Genel Sekreter
Yardımcısı Pelin Alpkökin (Deprem dirençli metro ve altyapı), İSKİ Genel Müdürü
(Deprem dirençli su hatları), İGDAŞ Genel Müdürü Bülent Özmen (Deprem dirençli
doğalgaz hatları), İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr.
Ayşen Erdinçler (Çevre ve atık yönetimi için seferberlik), İBB Genel Sekreter
Yardımcısı Mahir Polat (Deprem dirençli tarihi miras için seferberlik) ve İBB
Genel Sekreteri Can Akın Çağlar (Deprem dirençli konutlar için finansman
modeli) konularında sunumlarını gerçekleştirdi.
“GELİN, ‘MARMARA DEPREM KONSEYİ’ KURALIM”
Bürokratların ardından yeniden söz alan İmamoğlu, “Artık
ya hep birlikte harekete geçeceğiz ya da depreme hazırlık konusunda iş
birliğine yanaşmayan kim varsa, koltuklarını bırakıp evlerine dönecek. Boş söze
kimsenin tahammülü kalmadı. Bu boş sözü ben söylüyorsam, benim için de geçerli.
Memleketin hangi makamında bulunan kişi varsa, onun için de geçerlidir. Gelin,
İstanbul ve bütün Marmara bölgesini depreme hazırlamak üzere bir ‘Marmara
Deprem Konseyi’ kuralım. Bakanlıklar, valilik, İBB, ilçe belediyeleri, ilgili
sektörlerin meslek grupları, STK’lar ve üniversitelerle birlikte bir oluşum
planlayalım. Hükümetin ve Marmara bölgesindeki tüm yerel yönetimlerin
uzlaşmasıyla oluşacak bu saygın ve güçlü konseye, gerekli özerkliği ve uygun
çalışma koşullarını sağlayalım. Onlar, bize ortak akılla bir yol haritası
hazırlasınlar. Mühendisliğinden planlamasına, lojistiğinden sağlık
stratejisine, sosyal alanda yapılması gerekenlerden yönetsel-hukuki boyutlara
kadar her düzeyde yapılacak işler bilimsel yaklaşımla tanımlansın. Hangi
kurumun ne düzeyde görev alacağını belirleyelim ve hızlı bir süreç işletelim.
İstanbul ve Marmara deprem seferberliğini bilimsel, planlı ve kararlı adımlarla
başlatalım. İBB böyle bir organizasyon içinde üzerine düşen her görevi sonuna
kadar yapmaya hazırdır” şeklinde konuştu.
“BÜTÇEMİZİ REVİZE EDECEĞİZ”
İBB olarak harekete geçmek için ideal koşulların
oluşmasını beklemediklerine vurgu yapan İmamoğlu, “Uzmanlarla birlikte
hazırladığımız ‘Deprem Eylem ve Müdahale Planı’yla birlikte, deprem hazırlıklarımızı
bugünden itibaren daha ileri bir aşamaya taşıyoruz. Bu hareket planına uygun
olarak, afet hazırlık dahil, bütçemizi revize edeceğiz. Ne kadar
artırabiliyorsak, zaruri harcamalarımız bir yana konulmak şartıyla, deprem için
ayıracağız. Önümüzdeki 3 ayda, içerisinde enerji, su, barınma ve atık gibi
kritik ihtiyaçların hazır olduğu 30 deprem parkını daha halkımıza
kazandıracağız. Tahliye yollarındaki güçlendirme faaliyetlerimiz ile afete
müdahalenin etkin olmasını sağlayacağız. Yaklaşık 1,5 yıldır ‘İstanbul İmar
Yönetmeliği’nin yenilenmesi üzerine çalışıyoruz. Belirli büyüklüklerdeki
parsellere deprem konteynırı koyulması, çıkmaların sınırlandırılması, deprem
izolatör sistemlerinin yapılarda kullanılmasının teşviki, dönüşüm amaçlı
çatıların bağımsız bölüm olarak iskanı, açık alan ve yeşil alanlarda afet
öncelikli altyapı hazırlıklarının yapılması gibi hususlar İstanbul’u afetlere
hazırlamak anlamında önemli bir rol üstlenecektir” diye konuştu.
“MALİYETİNE GÜÇLENDİRME YAPACAĞIZ”
İstanbul İmar Yönetmeliği’nin revizyon çalışmasını bu ay
itibariyle İBB Meclisi’ne sunacaklarını altını çizen İmamoğlu, “Bu noktada
önemli bir başlık da yapıların, iskan-yapı kullanım izni verildikten sonra,
belirli periyotlarda denetlenmesi konusunun bir an önce hayata geçirilmesidir.
Bunun mutlaka imar mevzuatı içerisinde yer alması gerekmektedir. Tüm ilçe
belediyelerimizle gerekli yazışmaları yaptık ve onları ortak eylem planı
oluşturmaya davet ettik. Şayet ruhsatlı, iskanlı bir binaya sonrasında herhangi
bir müdahale edilmişse, bu bir suçtur ve bizler kamusal sorumluluğumuz ile bu
suça meydan vermeyeceğiz. Güçlendirme çalışmalarımıza, Meclis’e sunduğumuz
yönetmelik önerisi ile başladık. ‘İstanbul Güçleniyor’ sistemi kuruyoruz. Bu
sistem ile hızlı taramaya başvuran ve güçlendirme önerisi alan binalardan
başlayıp maliyetine güçlendirme yapacağız. Kısmi ve kapsamlı güçlendirmeye
ilişkin ayrı bir yönetmelik hazırlıyoruz. Bu yönetmelikte riskli bina analizi
ve hızlı bina taraması sonuçlarına göre, güçlendirme kapsamında olacak yapılar
için yapım süreci ve finansman modelleri tarif edeceğiz. Kahramanmaraş Depremi
sonra hızlı tarama sistemine başvuran sayısı 110 bini geçti. Bu konuda hızlı
hareket edebilmek ve bu işi yaygınlaştırmak için, meslek odaları ve ilgili
paydaşlarla birlikte ilerleyeceğimiz bir protokol yaptık. Bu sürecin daha da
yaygınlaştırılması için, merkezi idare tarafından mevzuat çalışması yapılmasını
öneriyoruz. Ruhsatsız, iskansız binalar ile ilgili acilen bir arada çalışmaya
koyulmalıyız. Bütüncül konut politikaları yaklaşımı dahilinde, Mart ayında,
kendi mülkiyetimizde bulunan proje ve ruhsatlandırma süreci bitmiş alanlarda,
ilk etapta 5.000 birimlik sosyal kiralık konut ve ödenebilir sosyal konut
yapımının temelini atıyoruz. Orta vadede, 10 bin konutun daha inşa sürecini
başlatacağız. Toplanma alanları ve geçici barınma alanlarında su deposu,
foseptik çukuru, güneş paneli, alet ve gereç dolabı, çöp toplama alanı, çadır
yerleşim alanı gibi tüm detayları planlıyoruz. Lojistik merkezlerimizi
belirledik, ihtiyaçlarımızı tespit ettik. İstanbul’un mevcutta sahip olduğu,
AFAD’ın belirlediği 2.450 hektar alanı, 2,2 kat artırarak, 7.850 hektara
çıkartacağız” ” bilgilerini paylaştı.
“4,5 MİLYON
VATANDAŞ İÇİN GEÇİCİ BARINMA ALANLARI HAZIRLAYACAĞIZ”
Avrupa ve Anadolu yakalarında 4,5 milyon vatandaş için
geçici barınma alanlarını hızla hazırlayacaklarını belirten İmamoğlu, “Toplanma
alanları, geçici barınma alanları ve 1. derece tahliye koridorları imar
planlarına işlenecektir. Bunlarla ilgili plan değişikliği ve plan tadilatları
yapılmayacaktır. Alt yapı çalışmalarının geliştirilmesi ve hızlanması için,
merkezi yönetim desteği ve finansal desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bunu ısrarla
talep ediyoruz. Afet anında ışıklandırma eksikliğinin önemini, geçtiğimiz
depremde tekrar gördük. Elektrik ile ilgili projelendirmeye başlıyoruz. Ana
arterlerde, peyder pey güneş enerjili sokak lambası projeleri
gerçekleştireceğiz. İletişimin kesilmemesi, elektrik sıkıntısı yaşanmaması için
kamu binalarında, gemilerde mobil baz istasyonlarının kurulması, toplanma
alanlarında şarj ünitelerinin hazır edilmesi projelerimizi gerçekleştireceğiz.
Erken uyarı konusunda, 50 kilometre uzunluğunda fiber optik tabanlı erken uyarı
sistemimizi geliştiriyoruz. Bu hat üzerindeki 5.000 sensör ve geliştirilecek
olan yapay zeka sayesinde, depreme yönelik hazırlığımızı ve müdahalemizi en üst
düzeye çekeceğiz” diye konuştu.
“BEDELLİ ASKERLİK YAPACAK İNSANLARA AFET GÖNÜLLÜSÜ
EĞİTİMİ VERİLSİN”
İstanbul’un her mahallesinde etkili arama-kurtarma
ekipleri oluşturmak üzere bir proje başlattıklarını kaydeden İmamoğlu,
“İstanbul İtfaiyesi’nde, ilçe belediyelerinin koordinasyonunda eğitimler verip,
gerekli ekipmanı eğitimli kişilere sağlayacağız. Meslek örgütleriyle
yapacağımız protokol ile 5 bin meslek insanını yetiştirip, ilgili
ekipmanlarıyla tüm mahallelerde hazır edeceğiz. Bu yapacaklarımız, İstanbul’un
depreme hazırlığında çok önemli bir aşamayı daha geride bırakmamızı sağlayacak
ama maalesef ‘çürük binalar’ üreten bu düzeni değiştirmeye yetmeyecektir. Bunun
için, TBMM’nin ve merkezi yönetimin atması gereken hayati adımlar vardır. Örneğin;
yoğun bir şekilde son dönemde bedelli askerlik hakkının açıklandığı ve
oluşturulduğu bir ortamda, 1 aylık askerlik yapan insanlara sadece afet
gönüllüsü eğitimi verilse bile, önemli bir adım olduğunu buradan duyurmak
istiyorum. Sadece askerlik görevini yapan Mehmetçiklerimiz değil, bu süreçte 1
aylık dönemde dahi afet gönüllüsü eğitimini alan yüz binlerce insanımızın yüzde
30’un, 40’ını bu sürece katabilirsek ülke çapında ne büyük kazanım olduğunu
hepinize hatırlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
“İMAR AFFLARINI HAYATIMIZDAN SONSUZA KADAR ÇIKARMALIYIZ”
“Bu süreçte, İstanbul’a özel kanun çıkarılması bir
zorunluluktur” diyen İmamoğlu, “Ama tüm ülke için de imar aflarını artık geri
dönmemek üzere, hayatımızdan sonsuza kadar çıkarmalıyız. Yapı denetimi ve
müteahhitlik sistemini baştan aşağı yenilemeliyiz. Denetim faaliyetleri,
içerisinde güçlü yerel yönetimlerin, meslek odalarının yer aldığı bir yapıyla,
kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. Tüm yapıların deprem güvenlik
sertifikasının belediyelerce çıkarılarak, gerek yapı üzerinde ve gerekse
dijital ortamda açık veri olarak, toplumun her bir ferdinin görebilmesine izin
verecek bir düzenleme yapmalıyız. Öncelikle ruhsatsız binalardan başlayarak,
binaların 6 ay içerisinde güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması için
ruhsat alması zorunlu hale getirilmelidir. 1 yıl içerisinde de güçlendirme veya
yeniden yapılmasına yönelik inşaat başlatılmalıdır. İmar planlarında, ‘toplanma
alanı ve kent içi park alanı, sağlık alanı, eğitim alanı, itfaiye alanı’ olarak
belirtildiği halde, üzerinde bina bulunan yerlere yönelik, ‘Acil Kamulaştırma
Programı’ hayata geçirilmelidir. Sosyal konut üretiminden, ödenebilir konuta,
boş konutların kullandırılmasından kira politikalarına kadar bütüncül bir
yaklaşım dahilinde hareket edilmezse, İstanbul hiçbir şekilde depreme dayanıklı
hale gelemez. Bugün, ülkemizde imar düzenlemeleriyle ilgili cari 25 yasa, 11
yönetmelik bulunuyor. Ve uygulamada 19 farklı kurum yetkilidir. Bu karışıklığı
önlemekle bile süreçler hızlanabilir.”
“MERKEZİ HÜKÜMET-YEREL YÖNETİM-SİVİL TOPLUM İŞBİRLİĞİ İLE İNŞA ETMEMİZ GEREKİYOR”
“İstanbul depreminden yıkılmadan, depreme yenilmeden
çıkmak için yeni bir merkezi hükümet-yerel yönetim-sivil toplum iş birliği inşa
etmemiz gerekiyor. Bunun için yeni bir siyaset, dinç ve taze bir sistem
kurmamız gerekiyor. Bu artık, yaşamsal bir zorunluluktur” diyen İmamoğlu,
birlikte çözülmesi gereken konuları şöyle sıraladı: “Marmara Deprem Konseyi’nin
kurulması. İBB deprem bütçesinin revizyonuna destek. İstanbul’un depreme dirençli
hale getirilmesi için mevzuat çalışmalarının yapılması. Yapı güçlendirme
konusuna ilişkin yasal düzenleme için, merkezi yönetimle iş birliği ve finans
desteği. Hızlı tarama yönteminin, mevzuata konarak yaygınlaştırılması. Boş
konutların kullandırılması programına ilişkin yasal, yönetsel düzenlemeler.
Deprem sonrası toplanma ve geçici barınma alanlarının tam donanımlı bir şekilde
fiziki altyapılarının geliştirilmesi için merkezi idare ile eşgüdüm.
İstanbul’un iletişim, elektrik, enerji gibi tüm altyapı sistemlerini depreme
dirençli hale getirmek için, ilgili aktörlerle birlikte çalışma. İstanbul
özelinde yasa çalışması.”
“KAYITSIZ ŞARTSIZ BİR İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISIDIR”
İlgili tüm kişi, kurum ve kuruluşa yönelik yaptığı
seferberlik çağrısını yineleyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Milli Savunma Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na,
Şehircilik Bakanlığından Ulaştırma Bakanlığı’na kadar tüm bakanlıklarımıza bir
çağrıdır. Özellikle Marmara’daki tüm yerel yönetimlere, 39 ilçe belediyemize
mülki ve askeri idarelere, meslek odalarımıza, iş dünyası örgütlerine ve her
ölçekten ilgili tüm kurumlarımıza, şirketlerimize çağrıdır. Kahramanmaraş
depremi, istisnasız hepimiz için bir milat olmalıdır. Artık daha fazla bu
konudaki sorumlulukları ihmal edemeyiz. Edersek, bu kez fatura çok daha yüksek
olur. Artık eski siyaset tarzını terk etmeliyiz. Binaları yerinde dönüştürmek
ve insanlarımıza yerlerinde güvenli konutlar kazandırmak, güçlendirmek yerine,
adeta ev taşır gibi, milyonlarca konutu yeni alanlara taşıyacağım lafları bu
şehri batırır. Vatandaşla konuşmadan, bilimin sesine ve ortak akla kulak
vermeden iş yapılamaz. Yerel yönetimlerle iş birliği yapmadan, oldu-bittiye
getirme yöntemlerinden, seçim vaadi gibi konuşmalardan vazgeçelim. Biz, bugün
itibariyle, İstanbul’u depreme dirençli bir kente dönüştürme konusunda
kararlıyız, cesuruz. Biz, artık duramayız. Hepimiz biliyoruz ki; İstanbul
durursa, Türkiye durur. İstanbul durursa, Türkiye diz üstü çöker. 15 gün sonra
güçlendirme başvurularını almaya başlıyoruz. Artık mahalle aralarına giriyor ve
yıkımlarımıza devam ediyoruz. Nisan’da tekrar bir araya geleceğiz ve afet eylem
planımızın detaylarını sizlerle paylaşacağız. Gelin, şehirlerimizde ağır ağır,
sinsi sinsi katliamlar üreten, canlarımızı bizden koparan bu düzeni hep
birlikte değiştirelim. Şimdi başlayıp, 5 yıllık plan, 10 yıllık plan ve 20
yıllık planla, tüm kentlerimizi deprem dirençli kent haline getirelim” şeklinde
konuştu.
1,5 MİLYON KONUT SEÇİM VAADİ!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat
Kurum, geçtiğimiz gün olası İstanbul depremine ilişkin alınan önlemleri
açıkladı. Bakan Kurum, İstanbul’da 1,5 milyon riskli konutu hem Anadolu hem
Avrupa yakasında belirledikleri 2 rezerv alana taşıyacaklarını bildirdi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise bu projeye karşı çıktı.
İmamoğlu, "Şimdi bu, bir seçim vaadi dili. 1,5 milyon
konutu hangi rezerv alana taşıyacak? Bileniniz var mı? Yani 4,5 milyon insan.
Ben nerede olduğunu böyle bir rezerv alanın bilmiyorum; bir. İkincisi; ya Allah
aşkına, bırakın semti, hangi mahalleyi taşımışsınız bugüne kadar? Yani bir
yerden alıp, bir yere taşıdığınız bir mahalle gösterin İstanbul'da -bırakın 1,5
milyonu- 20 senedir. Onun için, bırakın bu lafları. Sayın Bakan, deneyimli bir
insan. Teknik bir insan. Yani bırakın 1,5 milyon bağımsız bölümü taşımayı, 1.5 milyon
eşyayı evden eve nakliyatla taşısın, bakalım kaç senede taşıyacak. Ya da
taşıdığı zaman diğer semtler ne olacak? İstanbul'a yeni bir 6 milyon insan mı
taşımaktan bahsediliyor? İmarla ilgili o kadar soru işareti var ki. Ben diyorum
ki, ‘Gelin bu konuları bir arada konuşalım.’ Hangi masaya çağırılırsak,
Ankara'da, İstanbul'da, koşa koşa bir araya gelelim. Çağırın, koşa koşa
gelelim. Bir arada konuşalım ve bu işi seçim vaadi meselesinin ötesinde bir
yere koyalım. 1,5 milyon konut, 200 bin konut, 250 bin konut… Bu işlere, bu
milletin karnı tok. Ders çıkaralım, bir arada konuşalım, bir arada düşünelim.
Mesela, kol kola geldiğimizde, bir yerde Sayın Bakan bir yıkım mı yapıyor? Ben
yanına gideyim. Ona eşlik edeyim. Ona güç vereyim. Ben yarın bir yerde bir
yıkım yapayım; o da gelsin. Ya da işte ilçe belediye başkanımız. Onun yanına
gideyim, ona güç vereyim. X parti, Y parti, Z parti… Bir önemi yok. Ben sürece
böyle bakıyorum. Söylediği sözlerden ben bir şey anlamadım” ifadelerini
kullandı.