Christopher Nolan çağımızın yaşayan en büyük yönetmenlerinden biri. Her filmiyle olay yaratan, aylarca tartışılan, türler arasında korkusuzca gezen ve sinemaya nefes katan bir isim. ‘’Kara Şövalye’’ üçlemesiyle biraz ‘belalı’ ayrıldıktan ve –açıkçası- beklentileri karşılayamadıktan sonra ‘’Yıldızlararası’’yla başarılı bir geri dönüşe imza atıyor. 

Film, dünya’nın küresel ısınma ve nükleer felaketler sonrasında kendisini tükettiği distopik bir gelecek tasviriyle açılıyor. Eski bir NASA astranotu olan Cooper, çocuklarıyla birlikte bu zorlu yaşam şartlarında ayakta kalmaya çalışan, zeki, muzip ancak çaresiz bir baba olarak filmin başında karşımıza çıkıyor. Bir rastlantı sonucu, NASA’nın uzay çalışmaları programına tekrar dahil olan Cooper, dünya’yı kurtarmak ve yeni yaşam alanları keşfetmek üzere yola çıkacak bir ekibe liderlik etmek ve insanlığın kaderini kurtarmak için bir teklif alır. Ailesiyle dünyanın geleceği arasında bir çıkmaza düşen Cooper, ‘’insanlığı kurtarmak amacıyla’’ bu teklifi kabul eder ve ekibiyle birlikte yeni galaksiler keşfetmek için kara deliklerin arasından geçip boyut değiştireceği bilinmez bir yolculuğa çıkar. 

İnsanoğlunun dünü, bugünü ve geleceği üzerine düşündüren, uzay ve solucan deliği teorileri üzerine kafa yoran ve son kertede insanoğluna kurtarıcı olarak tekrar insanı sunan, başarılı bir yapım ‘’Yıldızlararası’’. Ancak alt metinlerin yeterince doldurulamadığını ve filmin dramatik çatısını oluşturan ‘baba-kız’ çatışmasının yeterince iyi işlenemediğini belirtmek gerek. Bu sebeple filmin bir tempo sorunu olduğu ifade edilmeli. Uzaya çıkılan andan itibaren öykü müthiş bir ivme kazanıyor olmasına rağmen, dünyadaki öyküyü de paralelinde yürütme isteği, filme en büyük darbeyi vurmuş. 

Cooper rolünde Mathew McConaughey muhteşem. Anne Hathaway ve Michael Caine de filmi taşıyan isimlerden. Müzikler çok başarılı, Hans Zimmer yeniden çok başarılı işlere imza atmış. Görüntü Yönetimi ve görsel efektler harikulade! Kara Delik sahnesinin, şimdiden bilim-kurgu sinemasının everestlerinden birisi olduğu muhakkak. Christopher Nolan’ın dersine iyi çalıştığını söyleyebiliriz.

Son kertede filmin başarılı bir çalışma olduğunu ve önümüzdeki on yılın en iyi filmleri arasında sayılacağını öngörmek yersiz olmaz. Ancak bir ‘’2001 Uzay Macerası’’, ‘’Blade Runner’’ ya da ‘’Matrix’’ olmadığı da muhakkak. Nolan’ın bir başka şaheseri ‘’Inception’’ıyla karşılaştırdığımızda dahi onun altında olduğunu söylemeliyiz. Ancak her şeye rağmen filmin hakkını vermeli. Nolan, zor bir işin altından başarıyla kalkmasını bilmiş ve kariyerinin iyi filmlerinden birisini çekmiş. ‘’Yıldızlararası’’, sinemaya inancımızı yenileyen bir film olmuş.