19 Nisan 2024 Cuma   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

İMAN VE İMAN TAZELEMEK ÜZERİNE

 

İMAN; kelime anlamı olarak bir şeye olan inancı ifade ediyor olsa da asıl anlamı İslam inancındaki yeridir. Yani iman kelimesi İslami ıstılah içinde ruh ve vucut bulmuş bir kelimedir. İmanın bu ıstılah içinde yani İslam dinine, dinimize göre anlamı ise 
bildirilen altı esasa ve İslam dinine (Allah tarafından bildirilmiş olan ve Hz Muhammed (AS)’in Allah tarafından getirdiği emir ve yasakların hepsine)inanmak ve inandığını dil ile söylemektir. Bizde bunun en kısa, en kestirme adı “Amentü”dür. Amentü demek; “Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü
(Anlamı; ben Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah’ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ettim)” demektir. İman etmek, “Amentü”ye kalben inanmak ve bu inancı lisanen ifade etmek demektir. 
Amentü, aynı zamanda; Kur’an-ı Kerim’in: “Onlar gayba [görmedikleri halde Resulümün bildirdiği her şeye] iman ederler “ (Bakara Suresi 3. Ayeti) emr-i ilahisinde olduğu gibi birçok ayetinde ifade edilmiştir. 
Mü’min olmanın yani İslam dinine inanan bir kişi olmanın ilk ve olmazsa olmaz adımı iman etmektir. Mü’min bu akdi yani inanmayı “elestü hıtabı”nda vermiştir amma yine de bunu kalben ve kavlen ifade etmesi gerekir. 
İmanla, iman etmekle birlikte ifade edilen bir diğer husus da “iman tazelemek”tir.  İman tazelemek, gündelik hayatın içinde, daha çok farkında olmadan veya bilmeyerek kullanılan sözlerle kişinin dinden çıkmış olması ihtimaline karşılık ya da böyle bir şüphe ve endişeye karşılık tedbir amacıyla sıklıkla başvurduğu bir eylemdir. Müslüman hayatı içindeki bu güzel eylem, kaynağını Hz. Peygamberimizin aşağıda yer alan emir ve sözlerinden almaktadır: “Elbisenin eskidiği gibi, göğsünüzdeki iman da eskir. Allah’a niyaz ederek, imanınızı tazeleyin”(Taberanî, Hâkim)  Keza: “La ilahe illallah sözünü çok söyleyerek imanınızı tazeleyin”
(İ. Ahmed, Taberanî). Benzer hadis-i şerifleri bulmak mümkündür. Yer darlığı nedeniyle iki tanesini yazmakla iktifa edelim. 
İman etmek mü’min olmanın, İslam dini ile şerefyab olmanın ilk ve esas adımı olduğu için iman üzre yaşamakta, iman üzre ölmekte esastır. Bunu kaybetmemek için sıklıkla iman tazelemek; “Amentü” yü muhafaza etmek gerekir. Kaldı ki iman tazelemek, mü”minin günün yirmi dört saati bulunduğu meşru her mekanda yapabileceği bir eylemdir. Yani mü’min, iman tazelemek  için Kabe-i Şerif’e hatta camiye dahi gitmek zorunda değildir.  
Anıtkabir, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün kabrinin bulunduğu bir anıt-mezardır. Atatürk, bir dini lider olmadığı gibi Anıtkabir de bir dine ait mekan değildir. 
Hal böyleyken, iman tazelemek gibi son derece hassas ve ince bir konuyu, şark kurnazlığı içinde, Anıtkabir ziyareti sırasında Kanal D Haber muhabirinin: “Neden Anıtkabir’desiniz?" sorusuna: "Atatürk'ü anmak ve imanımızı tazelemek için buradayız" diye cevaplamak cehaletin çok ötesinde gaflet ve bu milletin inancıyla alay etmekten başka birşey değildir. Sayın Akşener’in Atatürk”ün üzerinden oy devşirmek hesabıyla çıktığı yolculuğun geldiği nokta “Eyvah”ın çok üzerindedir ve traji-komiktir. Ayıptır. Saygısızlıktır. 21.yüzyılda bu davranışın izah edilecek bir yanı da yoktur. Bu insanların Türkiye’yi yönetme iddia ve hevesleri abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bunların partiler kurup ortaya çıkmış olduğunu gördükçe Ziya Paşa’yı hatırlamamak mümkün mü:
“Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr,
Katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr!”

Tarih: 14 Kasım 2017 Salı    Hit: 1624




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol